Blog Listem

3 Mart 2015 Salı

ARI HASTALIKLARI VE ZARARLILARI


A- Arı Hastalıkları ve Sınıflandırılması


Arının gelişme dönemi pek çok hastalık etmeni ve zararlı için uygun ortam oluşturduğundan arılarda çok sayıda hastalık ve zararlı görülmektedir. Bununla birlikte, dünyadaki hızlı ulaşım, kıtalar ve ülkelerarası arı, arı ürünleri ve arıcılık malzemeleri ticareti arı hastalıklarının kısa sürede tüm ülkelere yayılmasına neden olmaktadır.

            Benzer şekilde, gezginci arıcılık da hastalık ve zararlıların ülke içindeki hızlı yayılışında önemli bir etkendir. Arı hastalıkları genellikle ilkbahar aylarında görülür. Bunun başlıca nedeni ilkbahar aylarında özellikle yavru yetiştirme faaliyetinin büyük hız kazanmış olması ve beklenmeyen soğuk ve yağışlı havalardır. Bu nedenle bu kritik dönemde arıların özellikle yavru hastalıklarına karşı korunması için, koloni kontrollerinde koloninin üşütülmemesine özen gösterilmelidir

            Arı hastalıkları, hastalığı oluşturan etmene göre; bakteriyel (Amerikan ve Avrupa Yavru Çürüklüğü, Septisemi), fungal (Kireç ve Taş hastalığı), viral (Kronik ve Akut Arı Felci), paraziter (Varroa jacobsoni ve Acarapis voodi) ve Protozoan (Nosema ve Amoeba) ya da hastalığın oluştuğu konukçuya göre; Ergin ve Yavru Arı Hastalıkları olarak sınıflandırılabilir. Pek çok patojen arıların gerek gelişme gerekse yetişkin dönemlerinde hastalık oluşturabilir. Ancak bu patojenlerin  hepsi aynı derecede tehlikeli değildir.  Amerikan yavru çürüklüğü ve varroa gibi çok tehlikeli ve hızlı yayılıcı bazı arı hastalık ve zararlılarının kontrolünde "Ulusal Kontrol Programları"na ihtiyaç duyulur.  Halihazırda ülkemizde mevcut olup ve ülkemiz arıcılığı için önemli bulunan bazı arı hastalık ve zararlıları aşağıda verilmiştir.

1. Yavru Hastalıkları


a) Amerikan Yavru Çürüklüğü

Ülkemizde ihbarı zorunlu yavru hastalıklarından olan bu hastalığın etmeni Paenibacillus larvae adlı bir bakteridir. Değişik çevre şartlarında uzun bir yaşam süresi olan sporları besleme görevi yapan bakıcı arılar tarafından larvaya bulaştırılır. Hastalığın yayılmasını sağlayan sporlar kovanın herhangi bir yerinde, peteklerde, bal ve balmumunda veya herhangi bir ortamda 35-60 yıl canlı kalıp bu süre sonunda bile hastalık oluşturabilirler. Bu nedenle bu hastalığa karşı gerekli hassasiyetin gösterilmesi ülkemiz arıcılığının geleceği yönünden hayati önem taşımaktadır.



Amerikan yavru çürüklüğü görüldüğünde veya şüpheli durumlarda Tarım ve Köyişleri Bakanlığının İl ve İlçe Müdürlüklerine veya Ankara Etlik ve İzmir Bornova'da bulunan Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitülerine ya da Ek.1'de adresleri verilen arıcılık konusunda uzmanlaşmış kurumlardan birine başvurularak teknik yardım istenmelidir. Ayrıca, bu hastalığın ihbar edilmesi kanuni bir zorunluluktur. Hastalıklı kolonilerin nakilleri de yasaktır. Arıcı her şeyden önce kendi geleceği için bu kurallara uymalıdır.

Hastalığın Belirtileri

Yavrulu petekler incelendiğinde öncelikle düzensiz yavru görünümü dikkat çeker. Kapalı yavrulu hücreler arasına dağılmış düzensiz açık yavru ya da boş hücreler gözlenebilir. Dışbükey görünümünde olması gereken kapalı yavru hücreleri içe çökmüş, çukurumsu görüntü sergiler ve üzerleri deliktir. Hastalıklı yavru beyazdan sarıya daha sonra da kahverengine dönüşür, bir çöple dışa çekildiğinde iplik şeklinde uzar ve tutkal gibi kokar. Çürüyerek ölmüş yavrunun kalıntısı hücre yan duvarı ve tabanına yapıştığından arılarca temizlenmesi zordur.

Mücadelesi

Bu hastalıkla en kesin ve en etkili mücadele yöntemi, hastalıklı kolonilerin tümüyle yakılarak yok edilmesidir. Böylece, hastalığın diğer kolonilere bulaşması önlenmiş olur. Bazı ülkelerde hastalıklı kolonilerin yakılması yasal bir zorunluluktur. Bakteri sporları antibiyotiklerle öldürülemediği için hastalıkla mücadelede antibiyotik uygulamasının fazla bir yararı olmaz. Antibiyotik uygulaması hastalığı baskı altına alabilir ancak uygulamadan vazgeçildiği anda hastalık tekrar görülür. Daha önemlisi, bu tür koloniler arılıktaki diğer sağlıklı koloniler ve bölge için sürekli hastalık kaynağı olurlar. Arıları ve petekleri yakılmış koloninin, boş kovanı ve kovan kapağı pürümüzle en ince detaylarına kadar yakılıp 40 lt suya 400 gr sodyum hidroksit katılarak elde edilen sıvı ile yıkandıktan sonra tekrar kullanılabilir. Diğer alet ve ekipmanlar da bu sıvı ile yıkanmalıdır.
           
Hastalıktan uzak kalmak için arı satın almalarda ve temel petek kullanımında dikkatli olunmalıdır. Temel petek kullanırken temel peteğin hiçbir zaman hastalık geçirmemiş kolonilerden elde edilmiş balmumundan üretilmiş olmasına özen gösterilmelidir. Temel petek mutlaka sterilize edilmiş balmumundan üretilmiş olmalıdır. Hükümlerine uyulması zorunlu olan "Arıcılık Yönetmeliği"ne göre de temel petek yapımında kullanılacak balmumu 110 oC'da 12 saat süre ile sterilize edilmelidir.

b) Avrupa Yavru Çürüklüğü

Dünyada en yaygın görülen hastalıklardan biridir. Hastalığın etmeni en son yapılan sınıflandırmaya göre Melisococcus pluton adında bir bakteridir. Hastalıkta diğer bazı (sekonder) bakteri türleri de görülür ancak bunlar doğrudan hastalık oluşturmazlar fakat ölü larvanın kokusu ve kıvamı üzerinde etkili olurlar.






Hastalığın Belirtisi

Hastalığın kendine özgü kokmuş et ya da balık kokusunu andıran kokusu kovan açıldığında algılanabilir. Açık yavru döneminde ölmüş larvalar koyu kahverengi ve siyaha yakın renktedir ve larvadaki renk değişimi önemli bir belirtidir. Hastalığın çok şiddetli seyrettiği durumlarda kapalı yavru gözlerinde de görülebilir. Ölmüş larva bir çöple çekildiğinde Amerikan yavru çürüklüğünde görülen ipliksi uzama görülmez, kolayca petek hücresinden çıkartılabilir. Genellikle, Amerikan yavru çürüklüğü kapalı yavrularda görülürken Avrupa yavru çürüklüğü açık yavrularda görülür.

Mücadelesi

Amerikan yavru çürüklüğündeki uygulamanın aksine şiddetli durumlar hariç, bu hastalıkta arıların ve yavru peteklerin imhasına gerek yoktur. Koloninin ana arısı bir süre kovan içerisinde kafeslenerek yumurta atması engellenir. Oxytetracycline, erythromycin veya diğer antibiyotik uygulamaları ile tedavi edilebilir. Ancak, antibiyotik kullanımı konusunda mutlak surette bir uzmanın görüş ve önerileri alınmalıdır. Çünkü antibiyotikler belli aralıklarla, belli dozlarda ve belli bir süre için kullanılması gereken maddelerdir. Aksi halde arı kolonisine, aile bütçesine ve balın kalitesine zarar verilir. Antibiyotik verilen kovanın balı uzun bir süre tüketilmemelidir. Örneğin bu sürenin oxytetracycline grubu için en az 8 hafta olmasına karşın diğer antibiyotik grupları için 1 yıla kadar çıkabilir.
           
Arılıkta kullanılan ekipman ve hastalıklı kolonilerin boş kovanları 50 lt suya 1 kg soda  veya 1/1'lik amonyum klorid eriyiği  ile dezenfekte edilmelidir.




Yavru Çürüklüğü Hastalıklarından Korunma

Gerek Amerikan yavru çürüklüğü gerekse Avrupa yavru çürüklüğü hastalıklarından korunmak için;

* Arılık her zaman temiz ve düzenli olmalıdır.
* Arı ve ana arı satın alırken alımlar, sağlık belgesi veren ve güvenilir kurumlardan yapılmalıdır.
* İkinci el alet-ekipman alındığında bunlar dezenfekte ve sterilize edilmelidir.
* Amerikan yavru çürüklüğü hastalığının bulaşmasını ve yayılmasını sağlayan bakteri sporları bal içinde yıllarca yaşayabildiğinden arılar kaynağı belli olmayan ya da hastalık geçirmiş arılıklardan elde edilen ballarla beslenmemelidir.
* Kaynağı belli olmayan oğullar arılığa alınmamalıdır.
* Arılıkta yağmacılığa meydan verilmemelidir. Kovanların yerleşme düzeni arıların yanlış kovanlara girmelerini önleyecek şekilde olmalıdır. Bunun için kovanların uçuş delikleri farklı yönlere bakmalı ve kovanlar arası mesafe 1-2 m'den az olmamalıdır. Mümkünse bu mesafe artırılmalıdır.
* Koloniler arasında petek alış-verişi yapılırken dikkatli davranılmalıdır.
* Mümkün olduğunca eski petek kullanmaktan kaçınılmalıdır.
* Koloniler nektar ve polen kaynağı yönünden zengin bölgelerde tutulmalı, hastalık riski bulunan yerlere arı götürülmemelidir.
* Koloniler sürekli kontrol edilmeli, hastalığın yayılmasını önleyen en etkili yolun erken teşhis olduğu unutulmamalıdır.

c) Kireç Hastalığı

Etmeni Ascosphaera apis adlı bir fungus (mantar) olan yavru hastalığıdır. Hastalıklı larvalar mumyalaşmış olup siyahımsı, gri veya beyaz renktedirler. Hastalığın ilk dönemlerinde beyazlaşmış larvalar iki parmak arasında ezilebildiği halde ileri dönemde pirinç tanesi gibi sertleşerek arılar tarafından kovan önüne ve uçuş tahtası üzerine atılırlar.
           
Hastalığın etmeni olan sporlar toprak altında ve değişik ortamlarda 15 yıl etkinliğini sürdürebildiğinden ve rüzgarla sürüklenebildiğinden bu hastalıkla daha çok kültürel önlemlerle mücadele edilerek başarılı sonuçlar alınabilir.
           
Hastalığa neden olan fungus, yeterli havalandırmanın olmayışı sonucu kovanda biriken CO2 ve nemli ortamda gelişir. Bu nedenle kovanlar sehpalar üzerine yerleştirilerek havalandırma sağlanmalı ve nemden korunmalıdır. Kireç hastalığına karşı alınabilecek bir başka önlem, hastalığa yakalanan kolonilerin ana arılarının hastalığa yakalanmayan kolonilerden üretilen yeni ana arılarla değiştirilmesidir.

            Zayıf koloniler hastalığa daha hassastırlar. Bunun için güçlü kolonilerle çalışmak en iyi kültürel yöntemdir. Kolonilerin beslenmesi ve arılara doğal nektar kaynağı sağlanması da bu hastalığa karşı etkin bir mücadele yöntemidir. Kolonide stres oluşturan açlık, üşütme ve rahatsız etme gibi durumlar yanında bölme yaparak koloni işçi arı varlığının azaltılması, gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanarak larvanın sindirim sistemindeki faydalı floranın tahrip edilmesi kireç hastalığının ortaya çıkmasına veya şiddetinin artmasına neden olan uygulamalardır. Bu uygulamalardan kaçınmak, güçlü koloniler ve genç ana arılarla çalışmak alınabilecek en iyi koruma tedbirleridir.

            Kireç hastalığının tedavisinde koloni şartlarında uygulanan ilaçlı mücadele denemelerinden bugüne kadar tatmin edici olumlu sonuçlar alınamamıştır.





2. Ergin Arı Hastalıkları


a) Nosema

Nosema apis adı verilen tek hücreli bir mikroorganizmanın neden olduğu,  oldukça tehlikeli sayılan ergin arı hastalığıdır. Hastalığa yakalanmış kolonilerde davranış değişimi ve hızlı yaşlanma görülür. Hastalığın kesin olarak tanınması için hasta arı midesinin makroskobik veya mikroskobik incelenmesi gerekir.

            Normalde saman rengi olan sağlam arı midesi hasta arıda katı, kirli ve beyaz renktedir. Hastalık yıl içerisinde çeşitli zamanlarda görülebilmekle beraber en yüksek düzeyde ilkbaharda, ikinci derecede ise sonbaharda ortaya çıkar.

Nosemaya yakalanmış kolonilerde; çerçevelerin, peteklerin, kovan kapağı ve uçuş tahtası üzerinde turuncu ve beyaz renkte arı pisliği görülür. Hastalığın yayılması besin yoluyla olur. Hasta arılar bakıcılık gücünü kaybederler, uçamazlar ve kovan etrafında sürünürler.
           
Nosema hastalığının önlenmesi ve tedavisinde fumagillin uygulaması yapılır. İlaç ilkbahar ve sonbaharda şerbetle birlikte verilir. Özellikle sonbaharda şurupla birlikte verilen fumagillin iyi bir tedbirdir. Kolonilerin polen dışında polen yerine geçen kek karışımları ve kış aylarında salgı ballarıyla beslenmesi hastalığa sebep olabilen uygulamalardır. Hastalık daha çok besleme hataları sonucu ortaya çıkar. Bu hastalıkla ilişkili olarak, arıların bal ve polen dışında herhangi bir maddeye ihtiyaç duymadıkları unutulmamalıdır.

3. Paraziter Hastalıklar

a) Varroa

Bu hastalık, Varroa jacobsoni adlı bir dış parazitin sebep olduğu, hem yetişkin arıda hem de yavruda zarar oluşturan, çok hızlı gelişmesi ile tüm dünya üzerine yayılan ve mücadele edilmediği taktirde kolonilerin sönmesine neden olan tehlikeli paraziter bir hastalıktır.

            Varroanın dişisi oval görünümde ve koyu kahve renktedir. Vücut uzunluğu 1.1-1.3 mm, eni ise 1.5-1.7 mm arasında değişmektedir. Vücudun alt kenarı 4 çift bacak ile çevrilidir. Ağız yapısı sokucu ve emicidir. Gerek ergin gerekse larva ve pupa döneminde arının kanını emerek beslenir. Bu nedenle arıya her dönemde zarar verir. Erkek varroa, sarı-gri renkte yuvarlak görünümlü, dişi varroaya oranla daha yumuşak bir kitin ile kaplıdır. Erkek varroalar dişi ile çiftleşme sonrası öldüklerinden yetişkin arı üzerinde görülmezler.

            Varroanın kolonilerde üremesi ilkbahar kuluçka faaliyetiyle birlikte başlar. Sonbaharda bu faaliyetin sona ermesine kadar sürer. Kışı yalnızca ergin dişiler geçirir. Varroanın üreme ve gelişmesi kapalı yavru gözlerinde gerçekleşir. Ergin dişiler yavru gözlerinin kapanmasından hemen önce bu gözlere girerek iki gün sonra yumurta bırakmaya başlarlar. İlk 24 saatte yumurtalardan 6 bacaklı larvalar çıkar ve tüm gelişim erkeklerde 6-7 günde, dişilerde ise 8-10 günde tamamlanmaktadır. Gelişimini tamamlayan varroalar kapalı yavru gözü içinde çiftleşirler. Çiftleşmeden hemen sonra erkek ölür. Dişiler ise beslenmeyi sürdürerek arıların gözden çıkması ile birlikte gözü terk ederler.

            Ergin dişi varroalar kışın 5-6 ay yazın ise 2-3 ay yaşarlar. Ergin dişi varroanın yavru gözüne 5 ve daha fazla yavru bırakması durumunda arı gelişmesini tamamlayamaz ve siyahımsı-gri renkte kanatsız olarak çıkar. Ancak bir görüşe göre kanatsızlığın doğrudan varroaya bağlı olmadığı  parazitin varlığında etkisini gösterebilen bir virüse bağlı olduğu belirtilmektedir. Varroa parazitinin gerek larva ve pupa gerekse ergin dönemde arının kanını emerek gelişme ve çalışma aktivitesini zayıf düşürmesi başka hastalıkların da ortaya çıkmasına neden olmaktadır.




Mücadelesi

Kimyasal Mücadele

Varroanın dünyada ve ülkemizde ilk görüldüğü yıllarda mücadele için uygun olan veya olmayan bir çok ilaç varroa mücadelesinde kullanılmıştır. Günümüzde varroa mücadelesi için piyasada 20 civarında ruhsatlı ilaç bulunmasına rağmen bazı arıcılar ruhsatsız ilaç ve karışımlar kullanabilmektedir. Varroa mücadelesi için ruhsatlandırılmamış hiçbir ilaç hiçbir zaman; ruhsatlı olanlar da kullanılma dönemleri dışında özellikle de bal üretim dönemlerinde kullanılmamalıdır. Aksi halde, bu ilaçların bal ve balmumundaki kalıntıları insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir.

            Varroa mücadelesinde bir başka önemli nokta mücadele dönemidir. Erken ilkbaharda kolonilerde kapalı yavrunun olmadığı veya en az olduğu, sonbaharda ise kapalı yavrunun sona erdiği son bal hasadından sonraki dönem en etkin mücadele dönemidir. Varroa mücadelesinde altın kural; mücadelenin uygun zamanda, uygun ilaçla uygun dozda yapılmasıdır. Bahsedildiği üzere varroa ile en iyi mücadele zamanı erken ilkbahar ile geç sonbahardır. Kapalı yavru dönemindeki kimyasal mücadeleden olumlu sonuç almak mümkün değildir. Çünkü hiçbir ilaç kapalı yavru içindeki varroalara ulaşamamakta ve öldürememektedir.



Fiziksel Mücadele

Bilindiği gibi dişi varroalar ilkbahar döneminde yumurta  atmak için erkek arı gözlerini tercih ederler. Bu dönemde kolonilere üzerinde erkek arı gözü bulunan petekler verilerek dişi varroaların erkek arı gözlerinde toplanması sağlanır. Bu gözler kapandıktan sonra kovandan çıkartılarak imha edilir. Böylece dişi varroanın bu dönemde attığı yumurtalar ve kendisi erkek arı pupaları ile birlikte yok edilmiş olur. Bu dönemde koloniye yarısı kesilmiş petekli çerçeve verildiğinde, arılar peteğin alt kısmına erkek arı gözlü yeni petek örerek tamamlarlar. Varroalar erkek arı gözlerinde çoğalmayı tercih ettiklerinden gözlerin kapanmasından hemen önce bu gözlere girerler. Bu gözlerin kapanmasından sonra erkek arı gözlü petek kesilerek imha edilir. Bu yöntemle kolonideki varroa miktarını azaltmak mümkündür. Ancak aynı zamanda işçi arı gözlerinde de çoğalan varroalar etkinliğini sürdürür.

            Bir başka mücadele yöntemi, nektar akımı döneminde işçi arı gözleri içerisine bırakılan varroa  yumurtalarını yok etmeye yönelik çalışmadır. Bu yöntemde, koloninin ana arısı ana arı ızgarası kullanılarak bir çerçeveye hapsedilir ve böylelikle bütün varroa yumurtalarının bir petekte toplanması sağlanır. Bu petek kapalı yavru döneminde kovandan çıkartılarak imha edildiğinde kovandaki varroa yumurtalarının tamamı yok edilmiş olur. Bu yöntemin dezavantajı her dönemde uygulanamaması ve koloni gelişimini kısmen engellemesidir.

B- Arı Zararlıları

a) Petek Güvesi

Büyük Petek Güvesi (Galleria mellonella) ve Küçük Petek Güvesi (Achroia grisella) olmak üzere iki türü vardır. Büyük petek güvesi daha zararlıdır. Petek güvesi özellikle sahil şeridindeki arılıklarda daha sık görülür ve ciddi tahribatlar oluşturur. Güvenin larvası zayıf kolonilerin peteklerinde ve balı süzülmüş peteklerin saklanması sırasında, peteklerdeki balmumu ve polenle beslenerek petekleri tahrip eder. Koloni güçlü olduğu ve tüm petekler arılarla sarılı olduğu sürece koloni içinde zarar veremez. Bu yönüyle koloni içinde bulunan peteklerin tümünün arılarla sarılmış olması güvenin çoğalmasını önler. Güve sorunu ve tahribatı daha çok balı süzülmüş peteklerin saklanması sırasında görülür.



Balı süzülmüş peteklerin korunmasında fiziksel, kimyasal ve biyolojik metotlar kullanılabilir. Peteklerin 10 oC'nin altında örneğin soğuk hava depolarında saklanması peteklerde bulunan güve yumurtalarının açılımını ve larva gelişimini engeller. Peteklerin 12 oC'da 3 saat veya 15 oC'da 2 saat bekletilmesi petekte bulunan yumurta da dahil olmak üzere bütün gelişme dönemlerindeki güveyi öldürür. Kimyasal mücadele olarak peteklerin saklandığı muhafazalı odalarda 1 m3 hacim için 50 g toz kükürt yakılarak peteklerde bulunan güve larvaları, pupaları ve yetişkinleri öldürülebilir. Bu uygulamada güve yumurtaları ölmediği için uygulamanın sıcaklığa bağlı olarak tekrarlanması gereklidir. Kimyasal mücadele olarak arıcılar arasında sıkça görülen naftalin kullanılmamalıdır. Kanserojen ve petrol ürünü olan naftalin bal ve balmumunda kalıntı bırakmaktadır. Biyolojik mücadele olarak uygulanan Bacillus thuringiensis'in temel peteklere katılması dış ülkelerde uygulanmakta olup ülkemizde bu uygulama henüz yapılmamaktadır.


b) Eşek Arıları



Ülkemizde Vespa orientalis ve Vespa crabro adlı türleri oldukça yaygındır. Yavru yetiştirme dönemlerinde bal arılarını arazide besin toplarken veya kovan uçuş tahtası üzerinden yakalayarak yuvalarına götürürler. Bazı yıllarda arılara ciddi zarar verirler. Eşek arıları ile kesin bir mücadele yöntemi olmamakla birlikte; yuvaların tahrip edilmesi, içine et, balık, ciğer konan tuzaklarla sayılarının azaltılması, kovan giriş deliğinin daraltılması, böcek öldürücü ilaç ve kıymadan yapılacak zehirli yem ile yuvalarındaki yavrularının öldürülmesi faydalı olabilecek bazı uygulamalardır. En iyi yol, eşek arısı sayısının çok arttığı dönemlerde kolonilerin bu bölgeden taşınmasıdır.









c)Arı kuşları



d)Kirpi



e)Karınca







Ruhsatlı İlaçların Etken Maddeleri
Amitraz (Yağda Eriyen)
Flumetrin (Yağda Eriyen)
Kumafos (Yağda Eriyen)
Timol (Suda Eriyen)
Formik Asit (Suda Eriyen)
Oksalik Asit (Suda Eriyen)

İlkbaharda zamanında en az 2 ve Sonbaharda zamanında en az 2 etken madde kullanmayan arıcıdan koloni çökmesi hikâyeleri dinlemeye hazır olun.
Etken Maddelerin Çalışma Sistemleri
Temas (Kontakt) ve Sistematik (Oral) şeklindedir…
Temas (Kontakt)
Çalışma Sistemi Kovan içerisine verilen etken madde emdirilmiş materyale arıların dokunması ya da kovan içine verilen etken maddenin kovan içindeki tüm arılara ve dolayısı ile varroalara teması sonrası etken madde çalışmaya başlar.
Sistematik (Oral)
Çalışma Sistemi Kovan içerisine verilen içerisinde etken madde bulunan sıvı veya katı materyalleri, arıların yiyerek etken maddenin arının kanına (hemolenfine) geçmesi sonrası arının üzerindeki ergin varroaların beslenmesi sonucu etkilenmesi ile çalışır.
Ruhsatlı İlaçların Etken Maddeleri

Flumetrin (Sentetik piretroid)
Aynı etken madde bit, kene, pire, sivrisinek, hamamböceği, akrep, karıncalara karşı kullanılıyor.
Flumetrin, temas (sürtünme) ile varroaya etki eder.
Etken maddeye temas sonrası varroanın hücrelerinin sodyum kanallarının açılarak uzaması sonucu felç ve sonrasında ölüme neden oluyor.
Ayrıca sinir hücrelerini etkileyerek huzursuzluk, çırpınma ve felç sonucunu doğuruyor.
Flumetrin uygulaması sonrası polen kutularında veya telli altlıkların ızgaralarında canlı ama sırtüstü titreyen varroalar görülebilmektedir.
Flumetrin Uygulama Zamanı
*Büyük bal akımından bir ay öncesi ve bal hasadı sonrası her dönemde kullanılabilir.
*Ergin varroalara etki ettiğinden yavrusuz dönemde eğer arı da hareketli ise çok daha etkili sonuçlar verir. *Piretroid türü ilaçların en etkili süresi 4 hafta olduğundan bu süre sonunda şeritler koloniden mutlaka alınmalıdır. Azami süre ise 6 haftadır.
*Silikon ya da ahşap şeritlerin yavrulu alana değdiği yerlerdeki yavrulu bölge hasarlanmaktadır. Mümkün olduğu kadar ön tarafa konulmalıdır.
Flumetrin Etken Maddeli Ruhsatlı İlaçlar

Varostop

*Kutuda her bir şerit 3,6 mg. Flumetrin içeren 10 ahşap şerit
*Üretici Firma: Primavet (Bulgaristan)
*Ruhsat Sahibi Firma: Lavita
Varostop Doz

*Ortalama 2,5 çerçeve arıya 1 şerit
2-3 çerçevelik koloni: 1 şerit
4-5 çerçevelik koloni: 2 şerit
6-7 çerçevelik koloni: 3 şerit
8-10 çerçevelik koloni: 4 şerit
Fluvar
*Kutuda her bir şerit 3,6 mg. Flumetrin içeren farklı sayıda ahşap şeritler
*Üretici Firma: Biyoteknik
*Ruhsat Sahibi Firma: Biyoteknik
*İlgili firma ile yapılan iletişimde ve internet ortamında görsel elde edilememiştir.
Fluvar dozu Varostop’ta olduğu gibidir.
Bayvarol
*Kutuda her bir şerit 3,6 mg. Flumetrin içeren 20 silikon şerit
*Üretici Firma: Bayer
*Ruhsat Sahibi Firma: Bayer
Bayvarol Doz
Prospektüste 7-8 çerçevelik koloni: 2 şerit Daha güçlü kolonilere 4 şerit yazsa da…
(Varostop’ta olduğu gibidir.)
*Ortalama 2,5 çerçeve arıya 1 şerit
2-3 çerçevelik koloni: 1 şerit
4-5 çerçevelik koloni: 2 şerit
6-7 çerçevelik koloni: 3 şerit
8-10 çerçevelik koloni: 4 şerit
Flumetrin Hakkında Uyarılar
*Arıcılar arasında yaygın biçimde kullanılan, kulaktan dolma bilgilerle büyükbaş hayvanlar için üretilen Flumetrin etken maddeli ucuz ilaçlardan yapılan kartona-mukavvaya emdirilmiş ürünler kullanılmamalıdır. *Uygun doz ayarı yapılamaması ve diğer hayvanlar için üretilmiş etken maddeyi taşıyıcı malzemeler arı sağlığını etkileme ihtimali sebebiyle Flumetrin’e dirençli hatların oluşması ve arıların sağlığının bozulması gerçekleşmektedir.
Kumafos (Organik Fosfor İnsektisit)

Aynı etken madde sığır, koyun, kedi ve köpeklere karşı kullanılıyor.
Kumafos sistematik olarak varroaya etki eder.
Etken maddenin arıların birbirlerini temizleme davranışıyla vücuduna girmesi ile varroanın arının üzerinden beslenmesi sonucu varroaya geçer.
Etken maddeyi alan varroada felç gerçekleşir ve sonunda ölür.
Yüksek dozda Kumafos kullanıldığında zehirlenme sonucu ergin arı ölümleri görülebilmektedir.
Kumafos Etken Maddeli Ruhsatlı İlaçlar

Perizin

*20 ml. ve 50 ml. %3,2 Kumafos içeren şişelerde (1 ml. Çözeltide 32 mg. Kumafos)
*Üretici Firma: Bayer
*Ruhsat Sahibi Firma: Bayer
Perizin İlacının Hazırlanması

*Her 1 ml. ilaç / 50 ml. Su ile karıştırılarak ilaç kullanıma hazır hale gelecektir.
*20 ml. şişe için 1 litre su…
*50 ml. şişe için 2,5 litre su…
*Arısı az olanlar ise ilaç şişesinden şırınga ile istediği miktarda çekerek 1/50 oranında sulandırabilir.
Kumafos Uygulama Zamanı
*Büyük bal akımından bir ay öncesinde uygulama mutlaka bitirilmelidir ve bal hasadı sonrası kullanılabilir. *Ergin varroalara etki ettiğinden yavrusuz dönemde çok daha etkili sonuçlar verir.
*Arılar ilaçlama esnasında ıslandıklarından birbirlerini temizleyecek kadar hareketli olmalılar.
Perizin Doz
*Sulandırılarak hazırlanan çözeltinden arılı her çerçeve arasına uygun doz aleti ile ya da şırınga ile 5 cc. damlatılır.
*Damlatma esnasında arılar üzerine eşit biçimde dağıtılmasına özen gösterilmelidir.
Perizin Uygulama Sıklığı
*1 hafta arayla 2 uygulama yapılması öneriliyor.
*Bazı arıcılar tarafından hazırlanan çözelti arıların üzerine damlatılması yerine sıvı besleme ürünü ile verilmektedir. Etken maddenin homojen dağılmaması ve sıvı besleme ürününün stoklanabilme ihtimaline karşı önerilmemektedir.
AB Var C
*70 gr. tablette 400 mg. Kumafos (Kurabiye)
*Üretici Firma: Laboratorio BALDAN (Arjantin)
*Ruhsat Sahibi Firma: Biohayat
AB Var C Uygulama Zamanı
*Büyük bal akımından 45 gün öncesi ve bal hasadı sonrası her dönemde kullanılabilir.
*Ergin varroalara etki ettiğinden yavrusuz dönemde çok daha etkili sonuçlar verir.
*Kurabiye 40-45 gün kadar kolonide etkili olmaktadır.
AB Var C Doz
*5 çerçeveye kadar kolonilerde: 1/2 tablet
*5 çerçeveden daha güçlü kolonilerde: 1 tablet
Amitraz (İnsektisit-Böcek öldürücü)

Amitraz, evcil hayvanların dış parazitlerinden bit, pire, kene çeşitleri ve uyuz etkenleri üzerinde birinci derecede etkilidir.
Amitraz nasıl etkiler?

Amitraz, temas (Kontakt) olarak varroaya etki eder.
Etken maddenin kovan içine verilmesi ile varroaların merkezi sinir sistemlerinde etkileşime girerek, nöronal aktivitede artışa ve sonuçta ölüme neden olur.
Etken maddeye maruz kalan varroaların üzerinde olduğu arıları daha da rahatsız etmesi sonucu uygulama sonrası uçuş deliğinde fazla sayıda huzursuz arı görülebilir.
Amitraz Etken Maddeli Duman Formunda Ruhsatlı İlaçlar

                                 Varroset

*Mukavvaya emdirilmiş 400 mg. Amitraz
*Üretici Firma: ArıFarma
*Ruhsat Sahibi Firma: ArıFarma
Varroason

*Mukavvaya emdirilmiş 266,5 mg. Amitraz
*Üretici Firma: İlter-İş
*Ruhsat Sahibi Firma: İlter-İş
Vamitrat-VA

*Mukavvaya emdirilmiş 20 mg. Amitraz içeren kovan içi yakma şerit
*Üretici Firma: ArıKimya
*Ruhsat Sahibi Firma: ArıKimya
Vamitrat-VA Doz

1 tütsü kağıdı kovan içerisinde 2 çerçeve arasında asılan telde yakılarak kullanılır. Bu işlem esnasında uçuş delikleri kesinlikle kapatılmaz. Aynı uygulamayı alt polenlik kısmına konulan metal kaplar içerisinde yakarak yapan arıcılarımızda mevcuttur.
Rulamit-VA
*Mukavvaya emdirilmiş 265 mg. Amitraz
*Üretici Firma: ArıKimya
*Ruhsat Sahibi Firma: ArıKimya
Amitraz Duman Doz
1 tütsü kağıdı boş körükte yakılır.
1 tütsü kağıdı 15 kovana 7-8 pompa şeklinde verilir.
Uçuş deliği kapatılmaz.
1 koloni için 1 uygulama dozu 20 mg. Amitraz’dır.
Amitraz Duman Uygulama Zamanı

*Büyük bal akımından 1 ay öncesi ve bal hasadı sonrası her dönemde kullanılabilir.
*Ergin varroalara etki ettiğinden yavrusuz dönemde çok daha etkili sonuçlar verir.
*Arıların hareketli olduğu günlerde verilmesi arıların temizlenmesine yardımcı olur. Salkımdaki arıya verilmemesi önerilmektedir.
Amitraz Duman Uygulama Sıklığı

*4 gün arayla 3 uygulama yapılması önerilmektedir.
*Çok uzun yıllardan beri kullanım kolaylığı ve ucuzluğu sebebiyle tercih edilen Amitraz etken maddeli “duman” uygulamasında hem doza dikkat edilmemesi hem de sürekli kullanılması sebebiyle direnci yükselmiş varroa hatları bugün başımıza bela olmaktadır.
Amitraz Etken Maddeli Şerit Formunda Ruhsatlı İlaçlar

Apivar

*Silikon şeritte 500 mg. Amitraz / Pakette 10 şerit
*Üretici Firma: Veto-Pharma (Fransa)
*Ruhsat Sahibi Firma: Civan
Apivar Uygulama Zamanı

* Sonbaharda (bal hasadını takiben) tek tedavi uygulanmasının yeterli olduğu önerilmektedir.
* Gerekli durumlarda 2. tedavi erken İlkbaharda bal akımı başlamadan 3 ay önce uygulanabilir.
*Ergin varroalara etki ettiğinden yavrusuz dönemde çok daha etkili sonuçlar verir.
Apivar Doz
*5 çerçeveye kadar kolonilerde: 1 şerit
*5 çerçeveden daha güçlü kolonilerde: 2 şerit
Apivar Uygulama Süreleri

*Erken baharda şeritler 6 hafta kolonide kalabilir.
*Sonbaharda şeritler 6-8 hafta kolonide kalabilir.
*Şeritleri 8 haftadan daha fazla süre kovanda bırakmadan almalıyız.
VARROA ve Kalıntı Veteriner İlaçları Maksimum Kalıntı Limitleri Tebliği
Amitraz: 1 kg. bal / 200 µg (µg=mikrogram Gramın milyonda biri)
Kumafos: 1 kg. bal / 100 µg (µg=mikrogram Gramın milyonda biri)
Flumetrin: MKL yoktur.
* Formik Asit: MKL yoktur.
* Oksalik Asit: MKL yoktur.
* Timol: MKL yoktur.*
* Eğer bir veteriner ilacı için belirlenmiş bir Maksimum Kalıntı Limiti yok ise bu durumda bu ilacın kalıntısının balda veya petekte bulunmaması gerekir. AB’ne bal ihracatı yapan ülkelerin, MRL belirtilmemiş ilaçların kalıntıları için, günümüz teknolojisinde genel kabul edilen tespit limiti olan 10 µg/kg sınırına uymaları önerilmektedir.
Kimyasal Kalıntıları Hakkında

*Kumafos’un sadece %24’ü arılar tarafından alındığı için %76’lık bölüm peteklerde birikmeler yapmaktadır. *Ballarda yapılan kalıntı çalışmalarında limitler altında değerler görülürken aynı etken madde peteklerde İsrail’de 70 kat ABD’de 30 kat gibi yüksek oranda görülmektedir. Peteklerin uzun süre kullanılması ve dönüşümde etken maddenin arınmaması da sebepler arasındadır.
*Yağda çözünen kimyasallara karşı gelişen direnç yanında kalıntılar peteğe, bala ve propolise etki etmektedir.
*Tüketicilerin bilinçlenmesi ile özellikle arı ürünlerindeki kalıntı sorunları gündeme taşınmadan arıcılar olarak tedbirlerimizi almak durumundayız.
*Kolonilerde sentetik, yağda çözünen kimyasallar yerine uçucu yağlar ve organik asitler kullanmalıyız.
**Yavru alanındaki peteklerde kalıntı, ballık peteklerindeki kalıntıdan 12 kat yüksektir.
*Temel petek üretiminde kimyasal kalıntı içermeyen balmumlarımızı kullanmalıyız. (Dalaklar ve Sırlar) Özellikle bal hasadında elde ettiğimiz sırlar ile dalakları ayrı biriktirip 3-5 yılda kendi temel peteğimizi ürettirecek kadar ham mum toplamak ana hedeflerimizden olmalıdır. Kabul etmek gerekir ki hiçbirimiz peteklerimizde kalıntı yoktur diyemez. Birçoğumuzda bazı şeyleri çok yanlış biliriz… Balmumları temel petek haline getirilirken yüksek sıcaklıkta sterilize edilmiştir ifadeleri belki de rahatlatır bizleri.
Ancak doğrusu da bilinmelidir.
Balmumu kazanlarında yüksek ısılarda belirli süre bekletilerek steril hale getirilen mumlarda sadece yavru çürüklüğü etmenleri olan bakteriler yok olur, kimyasal kalıntılar ise homojen biçimde mum içerisinde dağılır. Aynı kazana giren temiz mumlarda kalıntı ile tanışır.
İşte o yüzdendir ki tüketicilere süzme balı tercih etmelerini önermeliyiz…
Bu durumun ülke ekonomisine balmumu katkısı da çok yüksektir.
Kimyasalların kalıntı sorunları ve varroaların direnç oluşturması sonucunda araştırmacılar tarafından başta Timol olmak üzere bitkisel uçucu yağlar gündeme alınmıştır.
Laboratuvar ortamında 150’ye yakın uçucu yağ denemesi yapılsa da Timol başta olmak üzere az sayıda ürün sahada başarılı olmuştur. Az kalıntı bırakması ve balın doğasında da bulunması sebebiyle başarı oranı yüksek Timol ve diğer uçucu yağ katkılı ürünlerin kullanımına başlanmıştır.
Timol (Kekik Yağı) (Uçucu Yağ Asidi)
Uçucu bitkisel yağlar organik arıcılıkta önerilen ürünler arasındadır.
Timol nasıl etkiler?
Timol, hem temas hem de sistemik olarak varroaya etki eder.
Etken maddenin verilmesi ile varroaların hücre zarlarını ve tüm hücresel çalışmalarını bozarak sonuçta ölüme neden olur. Timol buharı varroaların trakelerine de yakıcı ve öldürücü etkiler yapar.
Önerilenden daha yüksek sıcaklıklarda uygulandıklarında kolonide geçici huzursuzluklar görülebilmektedir.
Timol Etken Maddeli Ruhsatlı İlaçlar

Obeson

*Her gram üründe 250 mg. Timol 50 gr. lık alüminyum ambalajlarda Jel
*Üretici Firma: Sanovel
*Ruhsat Sahibi Firma: Sanovel
Obeson Doz
*Her bir koloniye 1 alüminyum kâse
*İhtiyaç durumuna göre 2 hafta sonra 1 kâse daha verilerek etki süresi 4-5 haftaya kadar uzatılabilir.
Thymoset
*Plastik kutularda 15 gr. tozda 7,5 gr. timol
*Üretici Firma: ArıFarma
*Ruhsat Sahibi Firma: ArıFarma
Thymoset Doz
*Her bir koloniye 15 gr. toz içeren 1 plastik kutu
*İhtiyaç durumuna göre 2-3 hafta sonra 1 kutu daha verilerek etki süresi 4-5 haftaya kadar uzatılabilir.
Ecostop
*6 adet 50 gr. Karton Tablet 5 gr. timol + 2 ml. mentol
*Üretici Firma: Primavet (Bulgaristan)
*Ruhsat Sahibi Firma: Lavita
Ecostop Doz
*5 çerçeveye kadar olan kolonilere ½ tablet
*5 çerçeveden güçlü kolonilere 1 tablet
Api Life Var
*11 gr. 2 adet tablet %76 Timol %16,4 Okaliptüs Yağı %3,8 Mentol
*Üretici Firma: CHEMICALS LIFE(İtalya)
*Ruhsat Sahibi Firma: Safa Tarım
Api Life Var Doz
*5 çerçeveye kadar olan kolonilere 1 tablet
*5 çerçeveden güçlü kolonilere 2 tablet
Biyovar-T
*20,8 gr. sünger 15 gr. Timol
*Üretici Firma: Biyoteknik
*Ruhsat Sahibi Firma: Biyoteknik
Biyovar-T Doz
*5 çerçeveye kadar olan kolonilere ½ sünger
*5 çerçeveden güçlü kolonilere 1 sünger
Timol Uygulama Zamanı

*Uygulama sıcaklığı en az 12 °C ile en fazla 30 °C arasında olmalıdır. Bu aralıklar dışında kullanılması (özellikle 30 °C üzeri) arılara zarar verebilir.
*Büyük bal akımından 1 ay öncesi ve bal hasadı sonrası kullanılabilir.
Timol Kullanımı Hakkında
*Etken madde olan Timol, arıları cezbedici kokular yaydığından kolonileri yağmacılığa açık hale getirir. Tüm arılıkta aynı anda kullanılmalıdır.
*Yağmacılık eğiliminin yüksek olduğu dönemde kullanılacağı için kolonilerin uçuş delikleri daraltılmalıdır.
Organik Asitler

Kimyasallar ve uçucu yağlarla birlikte gündeme gelmişler ve yurtdışında 1995-1996 yıllarında en etkili yöntemlere ulaşılarak uygun doz ve birçok metot bulunmuştur.
1980’li yıllarda organik asitler, yurtdışı ile bağlantısı olan arıcılarımız tarafından kullanılmış ama emniyet tedbirlerini alamamak ve umursamaz tavırlar dolayısı ile yaşanan kazalar sebebiyle uzaklaşılmıştır.
İnternetin yaygınlaşması ile yurtdışı uygulamalarını takip eden arıcılarla birlikte akademik birimlerinde katkı vermesi ile organik asitler ülkemiz arıcılık gündemine girmişlerdir.
Ucuz olmaları, kalıntı riskinin az olması ve en önemlisi varroaların direnç oluşturamamaları sebebiyle ağırlıkla amatör arıcılar arasında kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır.
İlk yıllarda ilaç firmalarının ortaya koymuş oldukları ucuz ve sağlıksız organik asitlerin kullanılmasının doğru olmadığı tavrı, yerini etken maddelerin organik asitler olan ürünler çıkarmasını sağlamıştır.
İnternet üzerinde yapılan organizasyonlar ile istediğimiz şartlara uygun organik asitleri ürettirebilme başarısını gösterecek hale gelmemiz çok sevindirici.
Formik Asit (Karınca Asidi)

Gıdalarda koruyucu, hayvan yemi hazırlanmasında, deri ve tekstilde, kireç çözücülerde, yapay tatlandırıcılarda ve kozmetikte kullanılır.

Karıncaların kendilerini korumakta kullandıkları ve savunma anında salgıladıkları sıvı ile aynı özelliklerde olduğundan karınca asidi olarak bilinmektedir.
Isırgan Otunu Unutun. (Çünkü nedense hemen aklımıza gelir... Eee madem ısırgan otunda var formik asit, o zaman kurusunu yaşını koyalım kovana...)
Doğada bitkilerde de bulunan formik asit, en belirgin olarak ısırgan otunda bulunur. Isırgan otunda yakıcılığı formik asit sağlar.
*Formik asit, organik asit olarak adlandırılsa da sentetik olarak kimyasallardan üretilir.
*Yapısı gereği (Suda Eriyen) balmumunda birikmez.
*Süreç içerisinde balda bıraktığı kalıntı buharlaşarak yok olur. (Tüm varroa etken maddeleri içerisinde bu özelliği ile öne çıkmaktadır.)
*Balda normalde de doğal olarak eser miktarda formik asit bulunmaktadır.
Formik Asit nasıl etkiler?

Formik asit, buharı ile kontakt (Temas) olarak varroaya etki eder.

Formik asit buharının kovan içinde sıcaklık etkisi ile buharlaşmaya başlaması sonucu arıların bu buharı kovan dışında atmak için gösterdikleri havalandırma davranışı ile daha da kovan içine yayılan buhar, varroaların solunum sistemindeki trakelerinde yakıcı etkiler yaparak ölümlerine sebebiyet verir.
Kapalı gözler içindeki varroalara da etki ettiği bilgisine rastlansa da akademik literatürde bu anlamda net bir çalışma bulunmamaktadır. Çünkü bu konunun, çalışılması ve doğruluğunun test edilebilmesi çok zordur.
Formik Asit uygulanacak kolonilerin polenlikli kovanlarda olması koloni sağlığı açısından çok önemlidir.
Formik Asit Çok Tehlikelidir.
Formik Asit, içeriği gereği damlaması halinde açık deride çok yüksek derecede yanıklar yapabilmektedir.
Kimyasal Asitlere dayanıklı eldivenler kullanılmalıdır. Hiç olmazsa sıvıya dayanıklı 2 eldiven üst üste giyilmelidir.
Formik asit buharının solunum sistemine verdiği zararları ölçmek çok zor olduğundan mutlaka asitlere dayanıklı filtreli maskeler kullanmalıyız.
Formik Asit Tedbirleri

Maske
Koruyucu Gözlük
Eldiven
Bol Temiz Su
Bu tehlikeleri azaltmak adına ilaç firmaları kullanım kolaylığı olan ürünleri piyasaya çıkarmaya başladılar.
Formik Asit Uygulama Sıcaklığı

En düşük ortam sıcaklığı : 14 °C
En yüksek ortam sıcaklığı : 25 °C
Düşük ısılarda buharlaşma gerçekleşmez.
Yüksek ısılarda aşırı buharlaşma sebebiyle ana arı ve işçi arı ölümleri görülebilir.
Formik Asit Temini

Kimya üreticilerinden ve kimya ürünü satan yerlerden temin edilebilir.
Formik asit, ticari olarak % 85’lik formunda satılır.
Formik Asit Uygulama Zamanı

*İlkbaharda büyük bal akımından 1 ay öncesi ve sonbaharda bal hasadı sonrasında kullanılabilir.
*Uygulama süresince en önemli kriterler sıcaklık ve koloni başı dozdur.
Formik asit, süreç içerisinde kovanı terk ettiğinden varroa mücadelesinde kimyasallar kullanılsa bile baldan önceki kullanılacak en son etken madde olmalıdır.
Formik Asit Hazırlama

*Formik asit buharı, havadan ağırdır ve kovanda dibe çöker.
*Formik asit buharı, metalleri paslandırır.
Formik asit sıvısı, bal arılarına değdiğinde tahriş eder. (Dokunan Arı Ölür.)
%65 Formik Asit Hazırlama
3 ölçek %85’lik Formik asit / 1 ölçek su
1 litre suya 3 litre %85’lik Formik asit katılırsa 4 litrelik %65’lik formik asidimiz olur.
%20 Formik Asit Hazırlama

1 ölçek %85’lik Formik asit / 3 ölçek su
3 litre suya 1 litre %85’lik Formik asit katılırsa 4 litrelik %20’lik formik asidimiz olur.
%85 Formik Asit Kullanımı

*Doz ve uygulama aparatları uygun olduğunda kapalı gözlerdeki varroalara dahi etkili olduğu bilgilerine rastlanmaktadır.
*Mutlaka polenlikli kovanlarda uygulanmalıdır. Süreç içerisinde uzmanlaştıkça bu oran çok başarılı bir şekilde kullanılabilmektedir.
%65 Formik Asit Kullanımı

*Akademik çalışmalarda ve saha uygulamalarında önerilen %65’lik Formik Asittir.
*Polenliksiz kovanlarda da doza dikkat edilerek kullanılabilir. Uygulama hatalarını bu oranla en aza indirmek daha kolay olmaktadır.
%20 Formik Asit Kullanımı

*Polenlikli kovanlarda kolonilerin uzun süre kontrol edilemeyeceği durumlarda polenliklere uygun kaplarda verilerek kullanılır.
*Asit buharı, su buharı ile koloniye taşınmaktadır. Uzun süreli uygulama olduğundan hava sıcaklığı artışı riskleri içerir.
Sezonluk Formik Asit Uygulama Dozu

İlkbaharda
Toplamda En Fazla 80 cc.
Sonbaharda
Toplamda En Fazla 80 cc.
Yılda
Toplamda En Fazla 160 cc. geçmemelidir.
%65 ya da %85 Formik Asit Uygulama

Arı mevcuduna bakmadan tek katlı kovana 1 uygulama dozu
(Haftada 4 gün) 35-50 cc. (40 cc.)
Günlük doz 8 – 12 cc. (10 cc.)
İster üst üste, ister bir gün atlayarak…
Asit uygulamaları için mutlaka 60 cc. şırınga edineceğiz. Formik asit süreç içerisinde kristalleşme yaptığından her uygulamada mümkünse yenisi kullanacağız. Eğer yenisini kullanmayacaksak uygulama öncesi ve sonrası mutlaka bol temiz suyla yıkamalıyız. Asidi kovana verebilmek için daha uygun kapaklı aparatlar henüz üretilmediğinden en uygun ürün hala şırıngadır.
Asit uygulaması ilk denemelerinde, arılık bölümlendirilerek kademeli uygulama yapılmalıdır.
Tüm kovanlara aynı anda asit uygulaması yapılmamalıdır.
Bu durum bize hem tecrübe kazandırır hem de bir olumsuzluk durumunda arılığın tamamı zarar görmez.
%65 Formik asit hazır.
Şırınga hazır.
Eldivenler takılı.
Maske - gözlük takılı.
(Maske ve gözlüğü süreç içerisinde kullanmıyoruz formik asit uygulamalarında ama emniyet emniyettir.)
Körük Yanıyor.
Tedbir amaçlı 1 kova temiz su hazır.
Peki, asidi nereye ve nasıl vereceğiz?
Arıcılıkta çok ileri ülkelerde bile tartışılırken…
Her kovan için 1 tane 30 cc. Formik kanallı çerçeve
1 cm. genişlik / 1 cm. derinlik / 30 cm. uzunluk
Arıların dokunmasını engellemek için sinek teli zımbalanıyor.
Şırınga ile 10 cc…
(Eğer ahşapta ilk uygulama yapılıyorsa 1-2 gün önceden kanal suyla doldurularak ahşap sıvıya doyurulmalıdır.)
Doz
1.Tur / 4 gün üst üste veya 1 gün arayla öğleden sonra 10 cc.
3 gün mola
Koloni-ana arı ve ölü varroa kontrol
Bulaşıklık yüksek kararı verilirse 2. Tur uygulanır.
2.Tur / 4 gün üst üste veya 1 gün arayla öğleden sonra 10 cc.
3 gün mola Koloni-ana arı ve ölü varroa kontrol
Değişik aparatlar

13 cc. kapasiteli Portatif PVC Formik Kabı
20 cc. kapasiteli Portatif Plastik Formik Kabı
*Plastik ve PVC aparatlarda buharlaşma hızı düşüktür. Bu durumu test etmek adına birkaç kovanda deneme yapmak gerekir.
Günlük doz miktarında önemli olan, bir kovana 10 cc. formik asit vermek değil günde 10 cc. buharlaştırmaktır.
Özellikle ilk uygulamalarda koloni tepkileri formik aside yoğun iken takip eden uygulamalarda tepki düşer. O yüzden gerekirse plastik aparatlarda kovana verilecek miktar arttırılabilir.
Yine plastik aparatlarda kolonilerin aparatlardaki buharlaşmayı arısakızı ile kapatma davranışlarını iyi takip etmek gerekir. Gerektiğinde temizlenmelidir.
%20 Formik Asit Uygulama
*Polenlikli kovanlarda kolonilerin uzun süre kontrol edilemeyeceği durumlarda polen kaplarında 300 cc. verilerek kullanılır.
Plastik polenlikli kovanlar kullanımını gerektirir.
Alttan uygulamalarda varroalar sıvı içerisine düşüp, karıncalar tarafından taşınamadığından daha etkili olduğu izlenimi verir.
Plastik polenlikli kovanları olmayanlar ise polen kutularının içerisine uygun metal aparatlar kullanarak verebilir.
Hava sıcaklığı arttığında polenlikler geriye çekilerek uygulamaya ara verilmelidir.
Formik Asit Etken Maddeli Ruhsatlı İlaçlar

Forbeevar

*100 gr. Plastik şişedeki jelde 65 gr. Formik asit
*Üretici Firma: Merkez
*Ruhsat Sahibi Firma: Biohayat
Forbeevar Doz

*Her bir çerçeve üzerine 2 gr. (nohut büyüklüğünde) jel.
Formiset

*4,9 ml. Formik asit emdirilmiş kartonlar
*Üretici Firma: ArıFarma
*Ruhsat Sahibi Firma: ArıFarma
Formiset Doz

*5 çerçeveye kadar kolonilere 1 şerit
*5 çerçeveden güçlü kolonilere 2 şerit

ArıFor
*6 gr. formik asit emdirilmiş pad
*Üretici Firma: Biyoteknik
*Ruhsat Sahibi Firma: Biyoteknik
Arıfor Doz

*5 çerçeveye kadar olan kolonilere 1 pad
*5 çerçeveden güçlü kolonilere 2 pad
Oksalik Asit
Kristal yapılı, beyaz renkli ve suda çözünebilen organik asittir.
Mermer ve deri sanayinde aşındırıcı, kuru temizlemede beyazlatıcı olarak kullanılır.
Balın yapısında da eser miktarda doğal olarak bulunur.
*Oksalik asit, organik asit olarak adlandırılsa da sentetik olarak kimyasallardan üretilir.
*Yapısı gereği (Suda çözünen) balmumunda birikmez.
*Arılarda varroa mücadelesinde, Oksalik Asit-Dihidrat kullanılması gerekmektedir.
*Formik asit gibi buharlaşmadığı için balda tat kalıntısı bırakabilmektedir.
*Balın kalitesini etkilememek için sonbaharda uygulanması önerilmektedir.
*Varroaya karşı sonbaharda uygulanan Oksalik asidin gelecek mevsim balda kalıntıya etkisi bulunmamaktadır.
Oksalik Asit nasıl etkiler?
Oksalik asit, hem damlatma yöntemi hem de sublimleşme (buhar) yöntemi ile kontakt (temas) olarak varroaya etki eder.
Oksalik asit; varroaların yumuşak dokularını, tüycüklerini, beslenme organlarını ve beslenme organı alt ve üst kısmında bulunan merkezi sinir sistemini tahriş ettiğinden yaşamsal fonksiyonlarını süreç içinde kaybederek, ölür.
Oksalik Asit Damlatma

Oksalik asit damlatma uygulamasının amacı, kışa girişte kolonide savaşım sonrasında kalan varroaların yok edilmesini hedeflemektedir.
Yılda 1 kez Yavrusuz dönemde uygulandığında %95 ve üzeri etkinlik gösterdiğinden kışa giriş öncesi tek uygulama öneriliyor.
Tek uygulama önerilmesinin en büyük gerekçelerinden birisi de damlatma yönteminde arılar asitli şurubu temizleme davranışı gösterdiklerinden bünyelerine asidin girmesinden dolayıdır.
Oksalik asit, arılar tarafından yüksek dozda tüketilmemelidir.
Oksalik Asit Damlatma Uygulaması

Yavrunun bittiği ve henüz başlamadığı dönemde…
Arı uçuşu yok ve koloni salkımda.
Arı Diski
Salkıma geçmiş arıda, çerçeve arasındaki her arı topluluğuna arı diski denilir. Oksalik Asit Damlatma uygulamasında Arı diski sayısı esas alınır. Salkımda 3 arı diski ve daha az kadrosu olan zayıf kolonilerde oksalik asit damlatma uygulaması riskler içerir. Zayıf kolonilerde yapılması zorunlu ise doz düşürülmelidir.
%4 Oksalik Asit Çözeltisi Hazırlama
1 litrelik şişeye
40 gr. Oksalik Asit Dihidrat
400 gr. Toz Şeker (Bulaşma ve yapışma etkisi için)
Geri kalan bölüme ılık su doldurulur.
Çalkalanarak çözelti hazır hale getirilir.
1 litre %4’lük çözelti 200 çerçeveliktir.
%4 Oksalik Asit Damlatma Uygulaması

%4 Çözelti ılık halde hazır.
Şırınga hazır.
Eldivenler takılı.
Körük Yanıyor.
Her arı diskine 5 cc. çözelti ılık halde iken, arıların üzerine damlatılır.
Arılar birbirleriyle olan temaslarında asidi birbirlerine bulaştırıyorlar ve böylece bütün arılara dağılmış oluyor.
Doz aşımında özellikle zayıf kolonilerde kadro kayıpları gözlemlenebilir.
En doğru dozu arıcı süreç içerisinde tecrübe kazanarak bulmaktadır.
Oksalik Asit Buharlaştırma

*Oksalik asit damlatma ile varroalara ulaştırılmaya çalışılan oksalik asidin buhar halinde verilmesi çalışmaları da 1990’lı yıllarda hız kazanmıştır.
*Buharlaştırma için çok sayıda aparat geliştirilmektedir.
*Oksalik asit damlatma esnasında tehlikesi az olan uygulama, buharlaştırma ile tehlikeli hale gelmektedir.
*Oksalik asit buharı, insanlar için çok boğucu ve yakıcıdır.
Kesinlikle maske, uygun filtre ve eldiven kullanılmalıdır.
Filitreler özellikle organik asit korumalı olmalıdır.
Aparatlar

Tekli Aparat

6’lı aparat

*Langstroth kuluçkalıklarında arı gücüne bakılmaksızın 2 gr. oksalik asit dihidrat buharlaştırılır.
Oksalik buharlaştırma uygulaması bal dönemi hariç her dönemde birden fazla uygulanabilir.
*Arı uçuşunun en az olduğu günler ve saatler tercih edilmelidir.
*Polenlikli kovanlarda polenlikten buharlaştırma ile arıların sıcak boru ile temasları da önleniyor.
*Kovan arkasından 3-4 çerçeve arasına gelecek şekilde aparat borusunun girebileceği ebatta delikler delindiği uygulamalar da görülmektedir.
Bu durumda arılar pürmüz ateşinden huzursuz olmayacaklardır.
*Oksalik buharı ince tabaka halinde tüm arıları homojen biçimde kaplamakta ve arı üzerindeki varroalara etki etmektedir.
*Oksalik buharı ile ilgili çalışmalar akademik çalışma yapılan uygulama arılıklarında da kullanılmaktadır. *Oksalik asit buharı uygulamaları birden çok yapılacaksa 3-4 gün arayla yapılmalıdır.
*Oksalik asit uygulaması sonrası varroa ölümleri 3. günden sonra yoğunlaşır. İlk günlerde seri ölümler görülmez.
Oksalik Asit Etken Maddeli Ruhsatlı İlaçlar

Oxbeevar

*100 gr. Oksalik asit
*Üretici Firma: İlteriş
*Ruhsat Sahibi Firma: Biohayat
*Doz ve kullanımı oksalik asitte arz edildiği şekildedir.
Ruhsatlı İlaçlar Hakkında

*Ruhsatlı ilaçların neredeyse tamamı yüksek bedelleri ile bizlerin belini büküyor.
*Ancak koloni kayıplarımıza ve zayıf kadrolarımıza bakıldığında ruhsatlı ilaçlar olmadan da başarmak mümkün değil.
*Ülkemizde koloni başı teşvik uygulamasının kaldırılarak varroa mücadele ilaçlarının toplu temin edilmesi konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
*Arı Yetiştirici Birlikleri tarafından, birlikte hareket etme gücünü kullanarak uygun şartlarda ilaç temini konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Ama nedense bazı birliklerde arıcı üyelerini yolunacak kaz modunda görmeye devam ediyorlar.
Bizler ne yapabiliriz?

Koloni teşvikinden gelen tüm meblağı varroa mücadelesi için harcamaya özen gösteririm ve bunu şiddetle sizlere de tavsiye ederim.
30 arısı olmayanlar ise Voltran yapsınlar.
Kesinlikle ilaç paraları devletten gelir. Birlik olmak böyle bir şey olmalı zaten.
Ancak yine bazı birliklerin giriş ve yıllık aidatları çok uçuk miktarlarda olduğundan 30 koloniden gelecek destek ile birlik giderleri bile karşılanamamaktadır.
Yardımcı Varroa Mücadeleleri

Kimyasal olmayan ve kalıntı riski taşımayan uygulamaların sonucunda elde edilen başarı oranı %80’den daha düşük ise yardımcı varroa mücadelesi kapsamında değerlendirilmelidir. Tek başlarına başarı sağladığını düşünmek ise varroayı tanımamak demektir…
Tütün
Çam yaprağı
Sarımsak
Pelin
Ada çayı
Kimyon
Kekik
Okaliptüs
Ardıç
Nane
Pireotu
Ceviz
Lavanta
Turunçgiller
Bitkiler, yaprakları, kabukları ve diğerleri…
En yüksek başarı oranı % 75 civarı…
Bal Akımında Varroa Mücadelesi

Varroanın erkek arı gözlerini daha fazla tercih ettiği gerçeğinden hareketle. Sır tarağı ile erkek kurtçukları sökmek…
Erkek arı kurtçuğu yapılmış bölümleri kesip atmak…
Güçlü kolonilere boş çerçeve vererek, arıya erkek arı peteği ördürüp yavruyu kapatınca alıp imha etmek…
Erkek arı kurtçuklarını imha etmek üzere kasnak çerçeveler daha az mum harcanması açısından çok başarılı sonuçlar vermektedir.
Ana arının 1 ya da 2 çerçevelik kafeslere alınarak yavrularını kapattığında ilgili çerçevelerdeki yavruların iptal edilmesi…
Bal hasadının hemen ardından mevcut ana arı tüpe alınarak yavrulamayı kontrol altına almak…
Belirli sürelerde ana arı memesi kontrolü…
7 günde 2 kez meme temizliği (Doğal Arı Sütü)
Ya da 7 gün sonunda tek kontrol.
Bu süreç içerisinde gerekirse ana arı da değiştirilir. Kesin başarının yolu budur. 21 gün sabredebilmektir.
21 gün sonunda kolonide genç ana arı ve sıfır yavru… Ne ararsanız arının üzerinde… Zor bir işlem aslında. Ancak hiç olmazsa denemek amaçlı 1-2 kolonide denemek faydalı olacaktır. Eski ana arıyı 1 hafta sonunda koloniden uzaklaştırıp genç ana arıyı 2 hafta kafeste (tüpte) tutarak koloni yalancılamaz.
Koloni sayısı yüksek arılıklarda uygulanması mümkün değil. Ama az arısı olup ana arısını da değiştirmek isteyen arıcılar için uygulanabilir bir yöntemdir.
Sabit arıcılık yapanlar, uygun etken maddelerle zamanında mücadele yaptığı takdirde bal akımında erkek arı imhası dışında mücadeleye gerek yoktur.
Sabit arıcılıkta erken dönemde yoğun bal akımı gerçekleştiği yıllarda ise erken bir hasat yapılarak diğer hasada kadar geçecek süre göz önüne alarak 2 hasat arası organik asitlerle varroa mücadelesi gerçekleştirilebilir.


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder