A- Bal
Arısı Kolonisi
Bal
arıları, koloni adı verilen topluluklar halinde yaşayan sosyal böceklerdir.
Koloni hayatında yardımlaşma ve iş bölüşümü esas olup kolonideki her bireyin
kendine özgü görevleri vardır.
Kolonide bireyler arası iletişim,
bireyler tarafından vücut dışına salgılanan ve diğer bireylere mesaj veren
feromon adı verilen kimyasal maddeler vasıtasıyla gerçekleşir. Bir arı
kolonisinde ana arı, işçi arı ve erkek arı olmak üzere üç farklı birey vardır.
Ana arı ve işçi arılar dişi bireyler olup döllü yumurtalardan gelişirlerken
erkek arılar dölsüz yumurtalardan gelişirler. Arı kolonilerinde kışın sadece
dişi bireyler mevcut olup erkek arılar ilkbaharda yeni sezonla birlikte
görülürler.
B-
Koloni Bireyleri ve Görevleri
1.
Ana Arı ve
Görevleri
Normal koşullar altında her arı
ailesinde sadece bir adet ana arı bulunur. Görevi, yumurtlayarak yeni
nesillerin meydana gelmesini ve koloninin sürekliliğini sağlamaktır. Ana arının
vücut yapısı ince ve uzun, rengi diğer bireylere göre daha açık ve parlaktır.
Özellikle kolonide yavru yetiştirme aktivitesinin yüksek olduğu dönemlerde
karın çok uzundur.
Şekil 4. Koloni
bireylerinin genel görünüşü (Soldan sağa; erkek arı, dişi arı, işçi arı)
Ana arı,
genellikle kendisini çevreleyen, temizliği ve beslenmesiyle ilgilenen bir grup
işçi arı arasında görülür. Yaşamı süresince sadece çiftleşme amacıyla ya da
koloninin oğul vermesi durumunda kovan dışına çıkar. Kendi kendine beslenemez.
Beslenmesi, bakıcı işçi arıların ağzına arı sütü vermeleri şeklinde olur. Tek
görevi yumurtlamaktır. Ana arı işçi arıya göre daha uzun ve daha az çentiği
bulunan iğneye sahiptir. Bu nedenle iğnesini batırıp çıkararak defalarca
kullanabilir. Ana arı, iğnesini rakip ana arılara karşı kullanır.
Ana arı;
ana arı hücresi, ana arı memesi veya ana arı yüksüğü denilen özel bir göz
içerisinde gelişir ve gelişme süresi 16 gündür. Hücreden çıktıktan sonra
ortalama 1 hafta içinde güneşli, sıcak ve rüzgarsız bir günde ve öğleden sonra
çiftleşme uçuşuna çıkarak havada erkek arılarla çiftleşir. Değişik nedenlerden
dolayı yeterli sayıda erkek arıyla çiftleşemeyen ana arı daha sonraki günlerde
2-3 defa daha çiftleşme uçuşuna çıkabilir. Çiftleşmesini tamamlayan ana arı
kovanına döner ve 2-3 gün sonra yumurtlamaya başlar. Ana arı kovan içi ve kovan
dışı şartlara ve kalitesine bağlı olarak günde ortalama 1.500-2.500 adet
yumurta yumurtlayabilir.
Ana arı
salgıladığı feromonla işçi arıları etrafına çeker, kolonide birliği ve düzeni
sağlar. Feromon kokusunu algılayan işçi arılar kolonideki işleri düzenle
yürütürler. Aynı zamanda bu feromonlar işçi arıların yumurtalıklarının
gelişmesini ve kolonide yeni bir ana arı yetiştirmelerini önler. Herhangi bir
nedenle ana arısız kalan ve ana arı yetiştirme olanağı bulunmayan bir kolonide
işçi arılardan bazılarının yumurtalıkları gelişerek yalancı ana arı meydana
gelir. Yalancı ana arılar sadece dölsüz yumurta yumurtlayabileceklerinden koloni
zamanla erkek arılarla dolar ve söner.
Ana arıların ortalama yaşam süreleri
3-5 yıl olmakla beraber 7 yıla kadar yaşayabilirler. Ancak artan yaş ile
birlikte giderek daha az yumurtlarlar ve daha fazla oranda dölsüz yumurta
bırakırlar. Bu nedenle teknik arıcılıkta genç, sağlıklı ve verimli ana arılarla
çalışmak esas olduğundan kolonilerin ana
arıları her 1-2 yılda bir değiştirilmelidir.
2. İşçi Arı ve Görevleri
İşçi arılar, döllenmiş yumurtalardan
meydana gelirler. Koloninin gücüne ve mevsime bağlı olarak kolonideki işçi arı
sayısı kış aylarında 10.000-20.000 arasında değişirken, ilkbaharda sayıları
giderek artar ve yaz aylarında 60.000-80.000 adet olabilir. Kolonilerin gücü,
sahip oldukları işçi arı varlığı ile belirlenir. Başta bal üretimi olmak üzere
diğer tüm arı ürünleri üretimi, ekonomik olarak ancak güçlü kolonilerle
yapılabilir. Güçlü bir koloni için, kolonide genç ve kaliteli bir ana arının
bulunması zorunludur.
Normal koşullar altında yumurtlama
hariç kolonideki bütün işler olağanüstü bir işbirliği içinde işçi arılar
tarafından yapılır. İşçi arıların kolonideki başlıca görevleri; kovan
temizliği, arı sütü ve balmumu salgılama, petek örme, yavru bakımı, kovanın
havalandırılması, ana arının bakım ve beslenmesi, kovan bekçiliği, kovana nektar,
polen, propolis, su taşıma ve balın olgunlaşmasını sağlama gibi görevlerdir.
Ömürleri kısa olan işçi arılar, ağır
bir çalışma temposu ve yıpranma nedeniyle ilkbaharla sonbahar arasındaki
dönemde 35-40 gün yaşarken, kışlayan işçi arılar daha uzun süre yaşarlar.
Kuluçka süresini tamamlayıp petek gözünden çıkan işçi arıların görevi hemen
başlar. Ancak farklı görevler farklı yaşlarda yapılır. İşçi arının yaşı,
görevin yerine getirilmesinde belirleyici olan en önemli faktördür. Yaşa göre
yapılan ve kovan içi hizmet olarak adlandırılan bu görevler aşağıdaki gibi
sıralanabilir. İşçi arı;
·
0-3 günlük yaşta; kendisini ve yavru gözlerini temizler ve yavrulu
gözler üzerinde dolaşarak kuluçka sahasında gerekli sıcaklığın oluşmasını
sağlar.
·
3-6 günlük yaşta; petek gözlerinden aldığı çiçek tozu ve bal ile
hazırladığı karışımla yaşlı larvaları besler.
·
5-15 günlük yaşta; arı sütü salgılayarak genç larvaları besler.
·
12-18 günlük yaşta; balmumu üretip petek örer ayrıca kovan
temizliğiyle de uğraşır.
·
18-20 günlük yaşta; kovan uçuş deliğinde ve uçuş tahtası üzerinde
nöbet tutarak kovan bekçiliği yapar.
İlk 20 gününü kovan içinde, kovan içi
hizmetlerle tamamlayan ve 21 günlük olan işçi arılar artık kovan dışı hizmetler
için hazırlardır. Ömürlerinin geri kalan kısmını kovan dışında ve arazide
çalışarak kovana nektar, polen, propolis ve su taşırlar. Kovan dışı görevleri
yapan bu arılara "tarlacı arılar" denir. Tarlacı arıların kovan dışı
hizmetleri aşağıda sıralanmıştır.
a) Polen Toplama
Arılar
beslenme ve özellikle yavru büyütmek için mutlaka polene ihtiyaç duyarlar.
Polen protein, yağ, vitamin ve mineral madde kaynağıdır. Polen olmadan koloni
kuluçka faaliyetini sürdüremez, işçi arılar arı sütü salgılayamaz.
İşçi arı,
çiçekleri dolaştıktan sonra vücudu
üzerindeki poleni orta bacağındaki tüyler vasıtasıyla arka bacaklarında bulunan
polen sepetine aktararak kovana getirir ve petek gözüne bırakır. Kovan içi
hizmeti gören genç işçi arılar bu poleni göz içerisine çene ve başı ile
yerleştirir ve dili ile de nemlendirirler.
Bir polen
yükü olan iki polen kümesini yapabilmek için 50-100 çiçeğin ziyaret edilmesi
gerekir. Bir petek gözünün polenle
dolması için 1500 yonca çiçeğinin ziyaret edilmesi lazımdır. Polen toplamak
için günlük uçuş sayısı ortalama 6-8 olmasına rağmen bu sayı 45'e kadar
çıkabilmektedir. İşçi arının arka bacağında taşıdığı bir polen kümesinin
ağırlığı 12-25 mg arasında değişmektedir. Koloniye polen getiren arı, polen
kaynağının yerini ve kovandan olan uzaklığını petek üzerinde "ARI
DANSI" denilen özel bir dans yaparak diğer arılara tarif eder.
b) Nektar Toplama
Arıların
bal yapmak üzere çiçeklerden topladıkları şekerli sıvıya nektar (bal özü)
denir. Arı, bir çiçekte nektar olup olmadığını diliyle belirler. Ayrıca
nektarın kokusunu da algılayarak nektar olup olmadığını anlar. Arı, nektarı
bulduğu anda hızla kursağına (bal midesi) çeker, kursağını dolduruncaya kadar
çiçekleri dolaşır. Arı, küçük çiçeklerden 1000-1500 çiçek ziyaret ederek
kursağını doldururken bazen büyük çiçeklerden 100 ziyaretle kursağını
doldurabilmektedir. Nektar taşıyan bir arının günlük sefer sayısı ortalama 8-10'dur. Bu sayı 24'e kadar çıkabilmektedir.
Arının bir seferde taşıyabildiği nektar miktarı 30-50 mg'dır. Koloniye nektar
getiren arı polen toplamada olduğu gibi petek üzerinde dans ederek nektar kaynağının yerini ve
kovandan olan uzaklığını kendisini izleyen diğer arılara tarif eder. Getirdiği
nektardan bir miktar kendisini izleyen arılara vererek taşıdığı nektarın şeker
konsantrasyonu (yoğunluğu) hakkında bilgi verir. Arılar şeker konsantrasyonu
yüksek olan nektarları tercih ederler.
Nektar
taşıyan arı, kovan içerisine girdiği zaman nektarı kovan içinde görevli arı
veya arılara aktarır, onlar da petek
gözlerine yerleştirirler. Nektarın bala dönüşümü için hem fiziksel hem de
kimyasal değişime ihtiyaç vardır. Fiziksel değişim su oranının azaltılması, kimyasal değişim ise nektarda
bulunan sakkarozun enzimlerle glikoz ve früktoza indirgenmesidir.
c) Propolis Toplama
Propolis
toplayan arılar, propolis kaynağını çenesi ile ısırır, ön bacakları yardımıyla
koparır ve polen sepetine atarak kovana getirirler. Kovan içerisinde diğer
arılar propolisi çekerek küçük parçalar halinde alıp istedikleri yerlere
yapıştırırlar. Arılar propolisi, kovan çatlak ve patlaklarının kapatılmasında,
kovanın dezenfekte edilmesinde ve kovana giren ve dışarı atılamayan herhangi
bir canlının propolisle kapatılarak kokuşmasının önlenmesinde kullanırlar.
d) Su Taşıma
Yaşayan
bütün organizmaların suya ihtiyaç duymaları gibi arılar da suya ihtiyaç
duyarlar. Arılar suyu, yavru büyütmede, kovan içini serinletmede ve nemlendirmede
kullanırlar. Suyu kovana taşıyan arılar, kovan içine geldiklerinde getirdikleri
suyu diğer arılara aktarırlar. Sadece bir arıya aktarabileceği gibi 18 arıya
kadar dağıttığı da görülmüştür. Su kaynağının yeri, su taşıyan işçi arılarca
nasanof feromonu ile işaretlenip diğer arılar tarafından daha kolay bulunması
sağlanır.
Su, sıcak
ve kurak havalarda polen ve nektar gibi depolanmaktadır. Su depolama işi
peteğin üst kısmına, bal mumu ile yapılan küçük bölmelere olur. Su taşıyan
arılar 1 günde ortalama olarak 50 sefer yaparlar. Kovana taşınan su miktarı
ortalama 25 mg olup 50 mg'a kadar çıkabilir. Dolayısıyla bir arı bir günde 1250
mg su taşıyabilir. Böylece kovana 1 litre suyun taşınabilmesi için 800 arının
gün boyunca su taşıması gerekir.
3. Erkek
Arı ve Görevleri
Döllenmemiş
yumurtalardan gelişen erkek arılar koloninin iri ve tombul bireyleridir. Çevre
koşullarına ve koloninin gücüne bağlı olarak kolonilerde Nisan-Mayıs aylarından
itibaren erkek arıları görmek mümkündür. En çok oğul mevsiminde görülen erkek
arıların boyu, ana arının boyu kadar uzun değildir, fakat işçi arılardan ve ana
arıdan daha geniş ve iridir. Erkek arılar çok kısa bir dile sahiptir. Bu
nedenle çiçeklerden nektar alamazlar ve iğneleri olmadığı için kendilerini de
koruyamazlar.
Kolonideki
erkek arı miktarı, sezona ve kolonideki koşullara bağlı olup oğul mevsiminde
500-2.000 arasındadır. Koloniler, ilkbahar ve yaz başlarında erkek arı
yetiştirmeye başlarlar. Geç sonbaharda ve kış aylarında normal koşullarda
kolonilerde erkek arı bulunmaz. Son derece obur olan erkek arıların başlıca
görevi çiftleşme uçuşuna çıkan genç ana arılarla çiftleşmektir. Erkek arı, genç
ve çiftleşmemiş ana arıyı havada yakalar ve onunla çiftleşir. Ana arıyla
çiftleşen erkek arı çiftleşme organını kaybeder ve ölür. Ortalama yaşam süresi
55-60 gündür.
İşçi
arılar, ergin erkek arıları koloniden atmak veya erkek arı yumurta ve
larvalarını tahrip etmek suretiyle kovandaki erkek arı sayısını düzenlerler.
Erkek arı yumurtalarının ancak % 50-56'sının ergin arı olarak gelişmesine
fırsat verilir.
Erkek
arılar, genellikle 5-7 günlük olunca uçarlar. Erkek arılarda en yoğun uçuş
aktivitesi günün en ılık saatleri olan saat 14-16 arasında olup genellikle
sıcaklık 18-20oC'in üzerine çıkmadıkça uçmazlar. Uçuş amacı; çevreyi tanıma,
dışkılama veya çiftleşme olabilir. Günde ortalama uçuş sayısı 2-4 olup bu sayı
17'ye kadar çıkabilir. Uçuşa çıkmadıkları zamanlarda kovanda ballı çerçeveler
üzerinde dururlar ve beslenirler. Yaz sonu veya sonbahar dönemlerinde işçi arılarca
zorla kovandan dışarı atılarak ölüme terk edilirler.
C- Arı
Irkları
Arı
ırkları; büyüklük, renk, dil uzunluğu, vücudun kıl örtüsü, balmumu bezlerinin
şekil ve büyüklüğü, kanat damar yapısı ve kanat büyüklüğü gibi morfolojik
özelliklerle birbirlerinden ayrılırlar. Bu güne kadar yapılan taksonomik
çalışmalarda dünyada 24 arı ırkı kesin olarak tanımlanmıştır. Bunlardan ancak
bazıları ekonomik öneme sahip olup ekolojik şartların elverdiği her yerde
yetiştirilirler. Ekonomik değer taşıyan arı ırkları içinde İtalyan, Kafkas ve
Karniyol ilk sıralarda yer alırlar.
- İtalyan (Sarı,Bucfast) Arısı
- Carniola Bal Arısı
- Kafkas (Siyah) Arısı
- Anadolu Arısı
- Muğla arısı
- Yığılca arısı
- Kıbrıs Bal Arısı
- Suriye Bal Arısı
1. İtalyan Irkı ( Buckfast )
İtalyan
arısı (Apis mellifera ligustica) olarak da adlandırılan bu ırk, ılıman iklim
kuşaklarında yetiştirilir. İnce karın ve nispeten uzun bir dile sahiptir. Bu
ırkta kıllar sarı renkte olup bu durum erkek arılarda daha belirgindir.
İtalyan
ırkı arılar sakin yaradılışlıdırlar. Çoğalma kabiliyetleri fazladır. Yavru
büyütme yeteneği fazla olup erken ilkbaharda kuvvetli koloni oluştururlar. Bol
nektar toplayarak çok bal yaparlar. Oğul verme meyilleri zayıftır. Obur
oldukları için kış mevsiminde fazla bal tüketirler. Kısmen uzun dilleri
sayesinde yonca çiçeklerinden kolaylıkla yararlanırlar. Üstün petek örme
özelliği İtalyan arısını, arılar arasında en iyi petek ve petekli bal üreten
arı haline getirmiştir. Bu olumlu özelliklerine karşın yön tayin etme duyguları
zayıftır ve yağmacılığa eğilimlidirler.
2. Karniyol Irkı
Karniyol
arısı (Apis mellifera carnica), ince yapılı ve uzun dillidir. Kısa ve sık bir
kıl örtüsüne sahiptirler. Gri arılar da denilen Karniyol arısının kitini çok
koyu renktedir ve genellikle 2. ve 3. halkalar üzerinde kahverengi noktalar,
bazen de kahverengi çizgiler vardır.
En sakin
ve uysal arı ırkıdır. Yavru üretme kabiliyetleri çok iyidir. Küçük aileler
halinde kışladıklarından yiyecek tüketimleri azdır. Polen miktarı yeterli
olduğu sürece yavru büyütme uzun süre devam eder. Sonbaharda ailenin nüfusu
süratle azalır. Çok sert iklim şartlarında bile kışlama yetenekleri iyidir.
Oğul verme eğilimleri yüksektir. Yön tayin etme ve kovanlarını bulma duyguları
kuvvetlidir. Yağmacılığa karşı meyilli değildirler. Çok az propolis kullanırlar
ve bu yüzden yavru hastalıklarına karşı çok hassastırlar. Çevre şartları
değişikliklerine uyma kabiliyetleri yüksektir.
3. Kafkas Irkı
Kafkas
arısı (Apis mellifera caucasica) biçim, büyüklük ve kıl örtüsü bakımından
karniyol arısına benzer. Kitin rengi koyudur fakat birinci karın halkası
üzerinde kahverengi noktalar görülür. Kafkas ırkı, bilinen arı ırkları içinde
en uzun dile sahip olan ırktır.
Uysallıkları
ve petek üzerindeki sakinlikleri bu ırkın en tipik özellikleridir. Yavru
verimleri yüksektir ve kuvvetli aileler meydana getirirler. Fakat en kuvvetli
oldukları devre yaz ortasıdır. Oğul verme meyilleri zayıftır. Propolisi çok
kullanırlar. Nosema hastalığına karşı hassasiyetleri dolayısıyla kuzey
bölgelerinde kışlama durumları pek iyi değildir. Yağmacılığa meyillidirler. Bal
verimleri yüksektir.
4. Yerli Irklar ( ANADOLU ARISI )
Anadolu
arısı (Apis mellifera anatoliaca) olarak da isimlendirilen bu ırk, Anadolu'nun
büyük kısmında yayılış göstermektedir. 1953 yılında ırk düzeyinde sınıflandırılmıştır.
Anadolu arısı, İngiltere ve ABD'ne götürülerek bu ülkelerdeki ıslah
çalışmalarında kullanılmıştır. Ege formu gibi değişik alt türlerinin
olabileceği bildirilmektedir. Anadolu arısı esmer ve küçük yapılı arılardır.
Olumsuz kış şartlarına çok dayanıklı olup yavru ve bal üretim kabiliyetleri
yüksektir.
5. MUĞLA ARISI
Muğla Arısı genelde kendini çam balına hazırlayan bir arı ırkımızdır. Bu hazırlık anında gerek narenciyeden gerekse diğer yörelere götürüldüğünde petekli bal hariç süzme bal veriminde oldukça yüksek bal verimine sahiptir.
Narenciye, pamuk, ayçiçeği ve çam balının olduğu alanlarda Muğla arısı, sıcak hava şartlarına karşı direncinden dolayı yüksek verim alma imkanını sağlamaktadır.
Gelişimini çok hızlı tamamlar. Aydın ve Edremit Arılarıyla mukayese edildiğinde sırlı bal üretiminde yaya kalmaktadır.
Hastalıklara Olan Dayanıklılığı :Rutubetli bir bölgenin arı ırkı olmasına rağmen kreç hastalığı ve yavru çürüklüğüne karşı ise pek direnci yoktur.
5. MUĞLA ARISI
Ana hatları hariç, yani F1 ve
sonrası melezleri gayet çoktur. Ancak saldırganlıkları F2, F3 ve daha sonraki deforme
olmuş ırkları bizzat kullandığımdan kesinlikle biliyorum ki ikliminde tavsiye edilecek bir ırk değildir..
Zayıf olan kolonilerinize takviye vererek daha güçlü koloniler elde etmek için imkanlarınız dahilinde arılığınızda Birkaç kovan bulundurmanızı tavsiye ederim.
Bunun yanı sıra Ana arı ve oğul arı (Bölme arı) işleriyle uğraşan meslektaşlarımızın bu ırkın üstün yumurta kabiliyetlerinden dolayı tercih ettiklerini bilmekteyiz. Tabiî ki haklıdırlar saygı duyarız.
Zayıf olan kolonilerinize takviye vererek daha güçlü koloniler elde etmek için imkanlarınız dahilinde arılığınızda Birkaç kovan bulundurmanızı tavsiye ederim.
Bunun yanı sıra Ana arı ve oğul arı (Bölme arı) işleriyle uğraşan meslektaşlarımızın bu ırkın üstün yumurta kabiliyetlerinden dolayı tercih ettiklerini bilmekteyiz. Tabiî ki haklıdırlar saygı duyarız.
Muğla Arısı genelde kendini çam balına hazırlayan bir arı ırkımızdır. Bu hazırlık anında gerek narenciyeden gerekse diğer yörelere götürüldüğünde petekli bal hariç süzme bal veriminde oldukça yüksek bal verimine sahiptir.
Narenciye, pamuk, ayçiçeği ve çam balının olduğu alanlarda Muğla arısı, sıcak hava şartlarına karşı direncinden dolayı yüksek verim alma imkanını sağlamaktadır.
Gelişimini çok hızlı tamamlar. Aydın ve Edremit Arılarıyla mukayese edildiğinde sırlı bal üretiminde yaya kalmaktadır.
Hastalıklara Olan Dayanıklılığı :Rutubetli bir bölgenin arı ırkı olmasına rağmen kreç hastalığı ve yavru çürüklüğüne karşı ise pek direnci yoktur.
Çok güçlü kışa girmesi nedeniyle
fazla bal tüketimine ihtiyaç duyacaktır.
Ova ve rutubetli bölgelerde Muğla Arısı kullanılmalıdır. Sıcak ve rutubet onu hemen hemen hiç etkilemez. Performansı çok yüksektir. (Yumurta verimi) Arı sezonu boyunca sürekli olarak gelişmesini devam ettiren ve bölme oğula en elverişli ırktır.
En ufak bir flora olayında derhal bol yumurta atar. Siyah renkli saf hattından tutunda melezlerine kadar yerli sarı arılarımız gibi hırçınlıklar yapabilirler.
Hatta bazen üzerinize sıvandığında hiç uçmadan iğnelerini batırdıklarını görebilirsiniz. Ancak, Aydın Yöresinin arıları bunun dışındadır. Bal stokunu yüksek düzeyde yapamaz., her zaman bakıma muhtaçtır.
Yeterli stok yapamayışının sebebi de fazla yumurta atma özelliğinden kaynaklanmaktadır. Sonbaharda yapılacak olan beslemelerde imkanlar dahilinde polen takviyeli beslemeler yapılırsa daha iyi olacaktır.
Kovan
savunmalarına inanılmayacak bir titizlik gösterirler. İki çerçeve bir arı
böldüğünüzde sanki 10 çerçevelik bir arı görünümündeymiş gibi kovanı
savunurlar. Arı akma olayı hem Muğla’da hem de Aydın Arısında en asgari
düzeydedir. Aynı ırka mensup kolonilerde çerçeve ile arılı takviye verilmesine
sadece bu arı ırklarında rastlayabilirsinizOva ve rutubetli bölgelerde Muğla Arısı kullanılmalıdır. Sıcak ve rutubet onu hemen hemen hiç etkilemez. Performansı çok yüksektir. (Yumurta verimi) Arı sezonu boyunca sürekli olarak gelişmesini devam ettiren ve bölme oğula en elverişli ırktır.
En ufak bir flora olayında derhal bol yumurta atar. Siyah renkli saf hattından tutunda melezlerine kadar yerli sarı arılarımız gibi hırçınlıklar yapabilirler.
Hatta bazen üzerinize sıvandığında hiç uçmadan iğnelerini batırdıklarını görebilirsiniz. Ancak, Aydın Yöresinin arıları bunun dışındadır. Bal stokunu yüksek düzeyde yapamaz., her zaman bakıma muhtaçtır.
Yeterli stok yapamayışının sebebi de fazla yumurta atma özelliğinden kaynaklanmaktadır. Sonbaharda yapılacak olan beslemelerde imkanlar dahilinde polen takviyeli beslemeler yapılırsa daha iyi olacaktır.
6. YIĞILCA ARISI
Türkiye’nin 56 farklı
lokasyonundan örnek alarak yaptığı araştırmada Yığılca arısı vücut iriliği
ve organlarının uzunlukları bakımından diğer illerin arı
popülasyonlarından farklı bulunmuştur. Yığılca arısının ön kanat uzunluğu
ortalama 9.30; arka kanat uzunluğu ortalama 6.60 çıkmıştır. Bacak
karakterlerinden Femur uzunluğu * 2.81 Tibia uzunluğu *3.23, Basitarsus
uzunluğu*2.18, Basitarsus genişliği* 1.20. olarak bulunmuştur.Daha sonra
sürdürülen geniş çaplı araştırma sonuçları da Yığılca arı ekotipinin genetik ve
morfolojik bakımdan farklılığını ortaya koymuştur. Moleküler tekniklere
dayanılarak yapılan genetik çalışmalarda Yığılca arısı mtDNA/SspI
kesim bölgesine göre genetik bakımdan da farklı bulunmuştur Daha sonra
Ticari Ana arı Üretimi Yapan İşletmelerden Alınan Ana arılarla oluşturulan
Kolonilerin Bazı davranış, Koloni Gelişimi ve verim özelliklerinin Batı
Karadeniz Bölgesi koşullarında Karşılaştırılması başlıklı tübitak projesinde
Anadolu Kafkas ve Yığılca arısı karşılaştırılmış ve Yığılca arısının
Anadolu ve Kafkas arısına göre 3 katı daha fazla bal verimine sahip
olduğu görülmüştür.
7-Kıbrıs Bal Arısı:
Kıbrıs bal arısı küçük yapılı koyu sarı renklidir. Çok hırçın ve saldırgan bir yapıya sahiptir. Kıbrıs bal arısının bu özelliğinden dolayı kontrol ve idaresi oldukça zordur. Melezleme sonuçlarından iyi sonuçlar alınamadığından fazla tercih edilen bir arı türü değildir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesinde azda olsa bulunmaktadır.
8-Suriye Bal Arısı:
Suriye bal arısı aynen Kıbrıs bal arısının özelliklerine sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı fazla yetiştirilmemektedir.
7-Kıbrıs Bal Arısı:
Kıbrıs bal arısı küçük yapılı koyu sarı renklidir. Çok hırçın ve saldırgan bir yapıya sahiptir. Kıbrıs bal arısının bu özelliğinden dolayı kontrol ve idaresi oldukça zordur. Melezleme sonuçlarından iyi sonuçlar alınamadığından fazla tercih edilen bir arı türü değildir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesinde azda olsa bulunmaktadır.
8-Suriye Bal Arısı:
Suriye bal arısı aynen Kıbrıs bal arısının özelliklerine sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı fazla yetiştirilmemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder